8 Ocak 2011 Cumartesi

AH NASIL ESKİYOR HER ŞEY !

       Tam 00:00'ı gösteriyor eski bir saat üzerinde akrep ile yelkovan. Bir gün daha eskilerin arasında artık.


     Herkes söyler zamanın çabuk geçtiğini ama herkes anlayamaz geçen zamanın acı verebileceğini, daha anlamlı geçmesi gerektiğini, mutlu olmak için emek vermek gerektiğini. Biri sizi çeke sürükleye yaşatır sanki. Bazen aynadakine bakarsınız "benmiyim karşımdaki" diye. Yüzünüzdeki, saçınızdaki değişiklikleri en son bir tesadüfle farkedersiniz. Siz zamanı farketmediğiniz vakitlerde akıp giderken gözünüz onda iken size inatla ağır hareket eder. Oysa parmaklıklar ardında geçirilen bir dakikayla, sevilenle geçirilen bir dakika hep denktir hiç bir zaman eşit olamayacağı için. Biri bir dakikaya neler doldurduğuyla diğeri ise bir dakikayı hayattan nasıl boşalttığıyla ilgilenir.


     Ama eskir işte hızla herşey. Tarifisiz heyecanlarınız, mutluluklarınız, koşuşturmalarınız, acılarınız yani kısaca muhattabı olduğunuz her şey sizin gibi eskir. Acılarınızın eskidiğine mi sevineceğinizi, mutluluklarınızın eskidiğine mi üzüleceğinizi seçemezsiniz. Kitaplarda, dizilerde bahsi geçen albüm karıştırma fikri aklınıza gelecek. Her fotoğrafın hikayesini hatırlamadan bir diğerine geçmek istemeyeceksiniz. Bazı fotoğraftakilerin eskimediğini, eskitmemek için elinizden geleni yağtığınızı düşüneceksiniz. Bu avuntularınız da eskittikleriniz için öksüz kalacaktır heralde.


     Yaptığım en ahmakça işlerden bir tanesiydi eskittiklerime üzülmemek için her anı farkındalıkla yaşama isteği. Çünkü önümüze gelenleri fırsata dönüştürmek, fırsatları önümüze getirtmekten daha kolay bir işti. Elime kağıt kalem aldıran bir ahmaklıktı işte.


     Ah nasıl eskiyor her şey, nasıl eskiyor...


 http://www.yazarport.com/yazar.aspx?yazar=817

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder