8 Ocak 2011 Cumartesi

DÖRT DÖRTLÜK HAYAT…

Yaşam; sen ağlayarak adım atsanda aslında seni düşünenler  için güzel bir anla başlar. Etrafta bir çok insan ve tuhaf koşuşturmalar... Buraya adım atma sebebinle senden başka hiç bir şeyin olmadığı bir dünyadan böyle bir curcunaya adım atmaktır aslında. Bu hazin sonu unutturmak için her türlü malzemeye sahip güzel bir resimdir. Gördüklerini pür dikkat izlemek, gerçekten adımlar atmak, bir kelimeyle konuşmaya başlamak, giyinmek taklit etmek...Artık resmin içinde sende varsın. Bütün kavgalardan uzak hiç yapmadığın şeyleri yapmak, görmediğin manzaraları seyretmek varlığına sebepten ayrılma kaygısını silip atmıştır artık.

Zaman; yaşam penceresinde iki yanağını tutup diğer bir pencereye alır seni. Bu sürece artık buradan devam etmelisin. Tüm gerçekler aslında burda neden var olduğun, neler yapacağın gibi bir çok rahatsız edici olması gerekenler. Hayatın sözde anlamlı koşuşturmacası , hayallerden uzak bir silüet, sürekli başında bitmek tükenmek bilmeyen telkinler, eli sopalı bir cezalandırıcı. Arkasından sürekli biri geliyormuş gibi koşan ama hiç durmayan bir insan sizi de elinizden tutar. Bir müddet beraber koşarsınız ardından bir yerde yorulur durmaya çalışırsınız. Ama o sizi asla bırakmak niyetinde değildir, siz istemesenizde hep birlikte koşarsınız. Bazen onunla yarışma gafletine düşersiniz. O da bir yerde öğrenilmiş çaresizlikle son bulur. Bu zaman penceresi karşıda bir insan sizin elinizde silah ve parmağınız tetikte gibidir. Tetiği çekersiniz ve bundan gerisi malum sonuçtur. Ne kurşun ıskalar, ne karşıdaki kaçma fırsatı bulur ne de tetiğe basmaktan kendinizi alabilirsiniz.

Aşk ile iki yanağınızdan tutup çevrilen pencereden gözünüz tatlı bir şeye takılmış olur. Ne olduğunu kestiremezsiniz.Eliniz çenenizde bie şeyler hayal eder, hayallerde yaşar, olmayışlarına üzülmezsiniz. Çok geniş bir sevgidir. Yeri gelir bir kadına veya erkeğe, bir güle, bir inanca  meyleder. Bütün bunlara aşk dersiniz. Önemi sizin için farklı farklı olsa da hepsi büyük sevgi ağacınn birer meyvesidir. Zaman bedeninizi ağırlaştırır ve beden içindeki ruh hareket etme cesaretini gösteremez. Ama aşık ruhunu bedeninden ayırt etmiş maşukun ruhunu arar. Her türlü gerçektenuzak. Zamanın acımasız geçeklerini unutmanın en güzel çıkmaz yoludur.

Ölüm; bütün bunları yaşadıktan sonra hiç umulmayan bir vakitte bu değişik manzaralara elveda vaktinin yaşam kapısını çalmasıdır. Ama bu son gerçektir bu manzarada. Kimileri için zamanda yaptıklarına göre iyi veya kötü devam etmek üzere bir başlangıç, kimilerine göre ise sonsuz bir el sallayıştır. Bunlar onun soğuk yüzünü hiç bir zaman gülümsetemez. Yaşama merhaba deyişiniz, bir çok gerçeklikten haberdar oluşunuz, aşk ile maşuku arayışınız birer birer hatrınıza gelir. Yeri gelir gülümsetir yeri gelir üzer sizi bu hatılaralar. Tüm bunlar aslında bir kaç dakikada oluvermiştir.Ölümle sadece sizin inandığınız sona doğru merhabayı, herkesin inandığı bu dünyaya on noktayı koymuşsunuzdur.
          
            Zaman, aşk, ölüm yaşamsız başlamaz; yaşam,aşk,ölüm zamansız ilerlemez; yaşam, zaman, ölüm aşksız anlamsız; yaşam, zaman, aşk ölümsüz baki olur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder