19 Ocak 2011 Çarşamba

VAR MI ÖYLE HÜZÜNSÜZ GİTMELER, YOLCULUKLAR?


O zamanlar hani gitmenin yaklaştığı vakitler buram buram özlem kokar tren istasyonları, otobüs terminalleri. Gidenler özlenmeye hazır, gelenler özlenmiş belki çok beklenmiş beklendiklerinden habersiz.
Ayrılmak o yerden… Bir bayram, ufak bir tatil, küçük yaşam molaları ya da aciliyet arz etmiştir gitmek için. Bavul taşır herkes içinde kişisel eşyalardan çok yaşanmışlıklar taşınır o yerden bir başka yere. Denk olmayan zamanlar yaşanır. Kimileri gelmesini istemez götürenin, kimileri ise gideceği yer sayar da o heyecanla bekler. İki tür kalabalık vardır birbirine karışmış insanlar içinde. Gidenler pek değil de kalanlar daha fazla hüzün solur buralarda. Bundan sonraki olası görüşme tarihlerinin hesapları yapılır. Çocuklar beklemeyi pek sevmezler. Ondan mıdır bilmem birden ufuktan görünür bir tren ya da otobüs. Telaşla karışık heyecan yağar bekleyen gözlere. Onu bekleyenler uyuyormuş zannedercesine sesi ve gürültüsüyle gelir. İçinde kim bilir nelerin taşındığı bavullar itinayla yerleştirilir. Bu ara bayağı bir hızlı yaşanır. Bir istasyon görevlisinin kendine has ıslığı ya da bir muavinin “hadi artık” uyarısına yakın cümlelerle bölünür her şey. Eller, bakışlar yaşanan bu hızlı ana inat yavaşça ayrılır. Bir eli buğulanmış gözlerinde diğeri bir sağda bir solda…

Genelde kaldığım bu müsamerelerde bir gün gidebilme hayalleri kurardım. İmkânsızlıktan değil de beni bekleyen gidilecek bir yer olmadığından kalırdım. Çok sürmezdi zaten gönderilenin boşluk sıkıntısı. Yaşam devam ederdi beklemeyi sevmeyen çocuklar gibi. O denli hızlı ve beklemeksizin yaşanırdı…

Ama bütün bunlardan uzak da adım atılırdı bir istasyona ya da terminale. Dostları göndermek yalandan bahanemiz… En çok da bunu severim zaten: törende görevsiz bir insan olarak diğerlerini seyretmeyi. Ne anlar yaşanır bir bileseniz! Anlatmak zor belki de imkânsız olsa da anlayana bu cümle bile yeterdi. Tek başıma, soğuktan muzdarip midir bilinmez çiçek olmuş, bir bank ve diğerleri…

Yolculuklar biter. Gidilen yerde havanın durumu pek mühim değildir üşümek için. Giden üşür, kalan bekleyişten, hüzünden üşür, ben de varlığımdan habersiz olmamalarıyla birlikte onlara bakarak üşürüm çoğu kez…   

Var mı öyle hüzünsüz gitmeler, yolculuklar?

Asuf-u Şark-ı Şimalî 
 
http://www.yazarport.com/yazar.aspx?yazar=817

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder