26 Haziran 2012 Salı

KELİMELER DEĞİL KAYBETTİĞİM, BEKLİYORUM…



 
“…Ki beklemek en korkunç halidir yaşamanın.”

Söylendim önceden; evet evet hayat; tek dönüşümlü bir kaç mevsimden ibaret. Hep soğuk bir kış ile tükenen.’ Mevsimler kovalıyor birbirlerini. Şimdilerde çocuk cıvıltıları daha çok duyuluyor hem esinip duran rüzgar da üşütmüyor çoğu kez. Yürürken ıssızlaşan ve yalnızlaşan yolda, güneş kızarıyor, gökyüzü ise kararıyor.

Bunu belki de en çok çocuklar bekler. Her beklediklerini yatıp kalktığı gecelerin ve sabahların sayısı ile hesaplar. Çocuk uyurken bekler. Yol tamamen tükenmeden, ileride bir evin önünde durur araba. Genç yaşta kızlı erkekli inerler içinden, karşılayan yaşlıca birileri… Özlemle sarılmaları ayrışmadan eve geçişir insanlar. Yaşlıca insanlar yolun başından o arabanın çıkıp gelmesini bekler birer taşın üzerinde. Yaşlıca o insanlar yol bekler.

Öbek öbek geçer kuşlar hızlıca üzerimizden. Tıpkı akşam vakti evine koşuşturan insanlar gibi. O kadar acele eder mi ki yuvasında ondan daha küçük ve ona ait bir şey olmasa? Yavrular vakti akşam edince bekler. Hem o hasta ve yalnız kadın için de var beklemek. Nasıl bekler ki bir insan ölümü diye şaşırmaktır onu görmek. Hatta hasta beklemez bazen sabahı ‘belki bu, son içime çektiğim’ diye bekler.

Sadece bu yolda yok çokça bekleyen insan. Çünkü her insan bekler. Yüzlerce gün oldu bekliyorum. Kalem sahibi… Bir hırsızı uğurlamaktan geliyor ağır ağır. Kelimeler değil kaybettiğim, bekliyorum…

Hep bekleyen yok belki fakat bekler her insan. “…Ki beklemek en korkunç halidir yaşamanın.”



Asuf-u Şark-ı Şimalî

Fotoğraf: Ara GÜLER www.araguler.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder